Yazar arşivleri: admin

masalların masalı

masalların masalı

Su basında durmuşuz,
çınarla ben.
Suda suretimiz çıkıyor,
çınarla benim.
Suyun şavkı vuruyor bize,
çınarla bana.

Su basında durmuşuz,
çınarla ben, bir de kedi.
Suda suretimiz çıkıyor,
çınarla benim, bir de kedinin.
Suyun şavkı vuruyor bize,
çınarla bana, bir de kediye.

Su basında durmuşuz,
çınar, ben, kedi, bir de güneş.
Suda suretimiz çıkıyor,
çınarın, benim, kedinin, bir de günesin.
Suyun şavkı vuruyor bize,
çınara, bana, kediye, bir de güneşe.

Su basında durmuşuz,
çınar, ben, kedi, güneş, bir de ömrümüz.
Suda suretimiz çıkıyor,
çınarın, benim, kedinin, günesin, bir de ömrümüzün.
Suyun şavkı vuruyor bize,
çınara, bana, kediye, güneşe, bir de ömrümüze.

Su basında durmuşuz.
Önce kedi gidecek,
kaybolacak suda sureti.
Sonra ben gideceğim,
kaybolacak suda suretim.
Sonra çınar gidecek,
kaybolacak suda sureti.
Sonra su gidecek
güneş kalacak;
sonra o da gidecek…

Su basında durmuşuz.
Su serin,
Çınar ulu,
Ben şiir yazıyorum.
Kedi uyukluyor
Güneş sıcak.
Çok şükür yaşıyoruz.
Suyun şavkı vuruyor bize
Çınara bana, kediye, güneşe, bir de ömrümüze….

Nazım Hikmet

kış şarkısı

kış şarkısı

Tam otların sarardığı zamanlar
Yere yüzükoyun uzanıyorum
Toprakta bir telaş, bir telaş
Karıncalar öteden beri dostum.

Ellerime hanım böcekleri konuyor
Ne şeker şey onlar!
Uç böcek, uç böcek diyorum
Uçuyorlar.

Pan’ın teneffüsü bile
Ilık, okşamakta yüzü.
Devedikenleri, çalılık vesaire
Bir alem bu toprakların üstü.

Tabiatla haşır neşir
Kırlarda geçen ikindi vakti.
Sakin, dinlenmiş, rahat
Bir gün daha bitti.

Behçet NECATİGİL

kış ağacı

kış ağacı

Mevsim kış
Ağacın dalları çıplak
Pencerenin önünde çocuk
Ağaca bakıp acıyor:
“Nasıl üşüyor kimbilir!”

Oysa ağacın kalbi sıcak
Çünkü altında toprak
Sabır türküsü söylüyor
Çünkü üstünde güneş
Umut şarkısı söylüyor

Mevsim kış
Ağacın dalları çıplak
Pencerenin önünde çocuk
Ağaca bakıp acıyor:
“Meyvesi yok, yaprağı yok
Ne kadar yoksul bu ağaç!”

Oysa ağaç zengin mi zengin
Dallarında yazdan kalma anılar
Kızıl elmalar
Köklerinde baharı saran düşler
Pembe çiçekler

Uyuyor kışın beşiğinde ağaç
Uyanıyor penceredeki çocuk.

İbrahim DEMİRCİ

kış

kış

Bembeyaz oldu ortalık
Kışın da başka tadı var
Hava bir parça karanlık
Her yanda buz tutmuş sular

Gel biz de şöyle kocaman
Bir kardan adam yapalım
Eğer düşmekten korkmazsan
Buzun üstünde kayalım

VASFİ MAHİR KOCATÜRK

KÜRESEL ISINMA

KÜRESEL ISINMA

Elleriyle soğutup dondurduğu ruhuna
Medet beklediği şu ısınan küreyi de
Bu hâle getirendir kaprisleri uğruna…
İnsanın beyni gibi bencildir yüreği de…

Yarattığın ejderden bu ne korku,bu telaş?
Atomun patlayacak,küren seni yakacak…
Sen sanal dünyalara bilgisayarla ulaş…
İnsanlık ilk ânını tekrardan yaşayacak…

Alper Kürük

kırk sene

kırk sene

– – – KIRK SENE – – –

Karakoç uykusunu harman edip savurmuş
Rüyasında mübarek DÜŞ aramış kırk sene!
Aptala ibret için ne usanmış ne durmuş
Solucanlar da bile DİŞ aramış kırk sene!
* *
Ne var ki;Bu gün hocam yazıyorsam o günü
İnan ki aratmıyor ne yarını ne dünü
Dünyamız dönse bile değişmiyor ki yönü
Bende her Mart ayında KIŞ aradım kırk sene!
* *
Yutunca pantolonu etekteki desenler
İçindekini bırak pantol etekten inler
Sizleri bilmem ama benim gördüğüm binler
Yiğit olan hanıma EŞ aradım kırk sene!
* *
Etrafıma bakmıştım gönülde yas gözde yaş
Ne gencinde belliydi ne ihtiyarında yaş
Karışınca sofraya haram lokma haram aş
Bu başımı koyacak DÖŞ aradım kırk sene!
* *
Her bahar sabahında dolaşmaya çıkardım
Dilimden gözlerime hep ya sabır çekerdim
Göz yaşlarım düştükçe bu nefsime çökerdim
Kuytularda sığınıp LOŞ aradım kırk sene!
* *
Aksam olsa kararır gördüğüm bu manzara
Diyerek yola düştüm geceler günden kara
Şeytan der insanlığı koy artık bir kenara
Adım adım yollarda LEŞ aradım kırk sene.
Adım adım yollarda LEŞ aradım kırk sene…!

M. Levent ÖZGEÇ

Gönderen: M.Leven

KUĞULU…

KUĞULU…

Boynu bükük öksüzlüğün hüznünü,
Gelin olmuş genç kızların hüsnünü
Sizde buldum,sizde gördüm kuğular…

Zor görülür bükükte bu zarâfet…
Süzülüp yüzüşte onur,asâlet…
Sanki salınarak geziveren yâr…

Pembesi de beyazı da bir âfet…
O bakışlar aşka,sevgiye dâvet…
Ayna suda güzelliğine bakar…

Enderliğindedir biraz da kıymet…
ANKARA’ya,SEYDİŞEHİR’e kısmet…
PARKTA, MESİREDE ismiyle yaşar…

Alper Kürük

kara haber mi var

kara haber mi var

Hava, bugün yine kapalı
Etrafımı bulutlar sardı
İçimde bir his bir çarpıntı
Yoksa bir kara haber mi var?

Alışılmış dışında hava,
Bir şeyler fısıldıyor bana
Neşem de yok aldı bir tasa
Yoksa bir kara haber mi var?

Değişti yel, aynı esmiyor
Ferahlatıp, serinletmiyor
İnadına, yârem deşiyor
Yoksa bir kara haber mi var?

Mevsim bahar, çiçek kokmuyor
Sular bile doğal akmıyor
Sanki herkes, bir şey saklıyor
Yoksa bir kara haber mi var?

Oysa ki, hep öterdi kuşlar,
Bir başka olurdu bakışlar
Çekmiyor ilgimi nakışlar
Yoksa bir kara haber mi var?

kar 2

kar 2

Kardır yağan üstümüze geceden,
Yağmurlu, karanlık bir düşünceden,
Ormanın uğultusuyla birlikte
Ve dörtnala, dümdüz bir mavilikte
Kar yağıyor üstümüze, inceden.

Sesin nerde kaldı, her günkü sesin,
Unutulmuş güzel şarkılar için
Bu kar gecesinde uzaktan yoldan,
Rüzgâr gibi ta eski Anadolu’dan
Sesin nerde kaldı? Kar içindesin!

Ne sabahtır bu mavilik, ne akşam!
Uyandırmayın beni, uyanamam.
Kaybolmuş sevdiklerimiz aşkına,
Allah aşkına, gök, deniz aşkına
Yağsın kar üstümüze buram buram.

Buğulandıkça yüzü her aynanın
Beyaz dokusunda bu saf rüyanın
Göğe uzanır -tek, tenha- bir kamış
Sırf unutmak için, unutmak ey kış!
Büyük yalnızlığını dünyanın

Ahmet Muhip DIRANAS

kar

kar

Bembeyaz oldu ortalık
Kışın da başka tadı var
Hava bir parça karanlık
Her yanda buz tutmuş sular

Gel biz de şöyle kocaman
Bir kardan adam yapalım
Eğer düşmekten korkmazsan
Buzun üstünde kayalım

Vasfi Mahir KOCATÜRK